“Amansız hastalık” olarak hafızalara kazınan kanser hem dünyada hem de Türkiye’de hala önemli bir sağlık sorunu olmaya devam ediyor. Neyse ki ilerleyen tıp ve erken teşhis sayesinde tedavide artık eskisine oranla çok daha başarılı sonuçlar alınıyor.
İşte bu nedenle her yıl 1-7 Nisan Ulusal Kanser Haftası’nda, kansere karşı toplumda farkındalık yaratmak için çeşitli etkinlikler düzenleniyor. Biz de bu özel hafta nedeniyle Marmara Üniversitesi Pendik Eğitim ve Araştırma Hastanesi Tıbbi Onkoloji Bilim Dalı Başkanı Doç. Dr. İbrahim Vedat Bayoğlu’yla kanser hastalığını, erken teşhisin önemini ve tedavi yöntemlerini konuştuk.
Tedaviyle ilgili gelişmelere rağmen ileri evre kanser hastalığı dediğimiz metastatik, yani köken aldığı dokudan farklı organlara yayılmış kanser hastalarında halen tamamen iyileşme, tam şifa kavramını çok büyük oranda sağlayamıyoruz. Organa sınırlı hastalık dediğimiz erken evre hastalıkta ise hastaların neredeyse tamamında iyileşme sağlanabiliyor.
Marmara Üniversitesi Pendik Eğitim ve Araştırma Hastanesi Tıbbi Onkoloji Bilim Dalı Başkanı Doç. Dr. İbrahim Vedat Bayoğlu
“Erken evrede tam şifa sağlanıyor”
“Türkiye’de özellikle sigara kullanımının fazlalığından dolayı en fazla akciğer kanseri görülüyor. Bunun yanında kadınlarda meme, erkeklerde ise prostat kanseri ile sık karşılaşılıyor” diye sözlerine başlayan Doç. Dr. İbrahim Vedat Bayoğlu, kanserin vücutta meydana geliş sürecini ise şöyle anlatıyor:
“Kanser bir veya birtakım hücrelerin kontrolsüz çoğalması ve bu çoğalan hücrelerin normal doku ile organları istila edip, çalışmalarını bozması sonucu ortaya çıkan ciddi bir hastalık. Çoğalan bu hücreler normal hücre fonksiyonlarını yapmadığı gibi vücudumuzda olan sağlam organları da sararak sonuçta organ yetmezliklerine neden oluyor.”
Doç. Dr. Bayoğlu erken teşhisin önemine dikkat çekerek esas mottolarının “Kanserden korkma, geç kalmaktan kork” olduğunu söylüyor:
Tedaviyle ilgili gelişmelere rağmen ileri evre kanser hastalığı dediğimiz metastatik, yani köken aldığı dokudan farklı organlara yayılmış kanser hastalarında halen tamamen iyileşme, tam şifa kavramını çok büyük oranda sağlayamıyoruz. Organa sınırlı hastalık dediğimiz erken evre hastalıkta ise hastaların neredeyse tamamında iyileşme sağlanabiliyor.
Bu noktada kişilerin vücutlarında bir şeylerin ters gittiğini fark ederek hekime başvurması her zamankinden daha da büyük önem kazanıyor. Peki kanser hangi belirtilerle kendini ele veriyor? Yanıtı Doç. Dr. Bayoğlu’ndan öğreniyoruz.
“Kanserin spesifik bir bulgusu yok. Bulunduğu organa göre semptomlar değişiyor. Buna rağmen yeni fark edilen bir kitlesel lezyon, istemsiz kilo kaybı, öksürük, kanlı balgam, idrar yapmada değişiklikler, dışkılama değişikliği veya kanlı dışkılama gibi birçok semptom sayılabiliriz.”
Tedavide yüz güldüren sonuçlar
Kanser hastalığında son yıllarda çok önemli gelişmeler olduğunun altını çizen Doç. Dr. Bayoğlu, “Çok zaman değil bundan 10-15 yıl önce ileri evre akciğer kanseri tanısı konan hastalar ortalama 1 yıl yaşıyorken artık gelişen tedavi seçenekleri ve ilaçlar ile ortalama 5 yıllık yaşam sürelerini görüyoruz” diyor. Tedavi sürecindeki yeniliklere ilişkin olarak da şu bilgileri veriyor:
İlaç endüstrisinin gelişimi, bilim ve teknolojik gelişmeler ve en önemlisi esas düşmanımız olan kanser hücresini çok daha iyi tanıyor olmamız nedeniyle kanser hastalarının makus talihi değişti. Kanser hücresini tanımamız, genetik özelliklerini ortaya çıkarmamız neticesinde kullanabildiğimiz, halk tarafından ‘akıllı ilaç’ olarak isimlendirilen hedefe yönelik ilaçlarla ve hastanın kendi bağışıklık sisteminin kanser hücrelerine saldırmasını sağlayan ‘immünoterapi’ gibi tedavi seçenekleri ile yüz güldürücü sonuçlar alınabiliyor.
Ailesinde her kanser vakası olan risk altındadır demek doğru değil. Burada anlamlı ailesel kanser geçmişi derken bazı özelliklere bakmak gerekiyor. Mesela erken yaşta aile bireylerinden birinde kanser olması veya en az iki jenerasyonun bundan etkilenmesi, bilinen ailesel kansere yatkınlık gen bozukluğunun olması gibi faktörler sayılabilir.
Türkiye’nin kanserle savaşta tüm branşlarda dünya standartlarında hizmet verdiğinin altını çizen Doç. Dr. Bayoğlu, ayrıca birçok merkezde kanser tedavisinde umut vadeden ve yakın gelecekte kullanılabilecek pek çok ilaç/molekül için klinik çalışmalar yapıldığını ifade ediyor.
Tüm bu güzel gelişmeler sevindirse de kanserde özellikle son yıllarda yadsınamaz bir artış gözleniyor. Sebebini Doç. Dr. Bayoğlu şöyle açıklıyor:
Kanserin ana nedeni insan geninin zaman içinde değişime uğraması, yani mutasyonlar olması. Kötü alışkanlıklar, çevresel ve mesleksel karsinojenlere (kanser yapıcı madde) maruz kalınması, yeme içme alışkanlığının etkisiyle kanser oranlarında artış görülüyor.
Aile geçmişinde kanser hikayesi olanlar dikkat
Kanser açısından risk grubunda yer alanların bu hastalığa karşı tetikte olması gerekiyor. Özellikle iki risk grubuna dikkat çekiyor Doç. Dr. Bayoğlu. Bunlardan ilkini “Anlamlı aile kanser geçmişi hikayesi olanlar” diye tanımlıyor Doç. Dr. Bayoğlu:
Ailesinde her kanser vakası olan risk altındadır demek doğru değil. Burada anlamlı ailesel kanser geçmişi derken bazı özelliklere bakmak gerekiyor. Mesela erken yaşta aile bireylerinden birinde kanser olması veya en az iki jenerasyonun bundan etkilenmesi, bilinen ailesel kansere yatkınlık gen bozukluğunun olması gibi faktörler sayılabilir.
Bir diğer risk grubunda ise “kötü madde” maruziyetinde olanlar var. Bunların başında sigara geliyor. Alkol kullanımı, çevresel veya mesleki zararlı madde maruziyetleri, uyuşturucu kullanımı, obezite ile bazı enfeksiyon ajanları da riski artıran diğer sebepler arasında…
“Riskli bireylerin erken dönemde tarama programlarına katılması, uygun zaman ve yaş aralığında tetkiklerinin yapılması kanserin erken saptanmasına belirgin katkı sağlıyor” uyarısı yapan Doç. Dr. Bayoğlu sözü KETEM’lere getiriyor…
“Bu amaçla Sağlık Bakanlığı’na bağlı KETEM’lerden (Kanser Erken Tanı ve Tedavi Merkezleri) bilgi alınması ve bu merkezlerde gerekli kontrollerin yapılması erken tanıda büyük önem arz ediyor.”
Kanserden korunmak mümkün mü?
Peki kanserden korunmak için nelere dikkat edilmeli? “Kanserden korunmada en önemli nokta bilinen kanserojenlerden uzak durmak. Bunun için öncelikle sigara ve benzeri tüm kötü madde alışkanlıklarından kurtulmak gerekir” vurgusu yapan Doç. Dr. Bayoğlu sözlerini şöyle noktalıyor:
Ayrıca yeme-içme alışkanlıklarının düzeltilmesi, obeziteden korunma, çevresel ve mesleki maruziyetlerin en aza indirilmesi amacıyla gerekli düzenlemelerin yapılması, kanser yapıcı enfeksiyonlar için gerekli aşılamanın yapılması ve varsa enfeksiyonun uygun zamanda tedavisinin sağlanması gerekiyor. Yine pre-kanseröz dediğimiz kanser öncüsü lezyonların erken dönemde tedavi edilmesi, riskli bireylerde tarama programları ile takibin yapılması da büyük önem arz ediyor.
GÜNDEM
25 Kasım 2024GÜNDEM
25 Kasım 2024GÜNDEM
25 Kasım 2024GÜNDEM
25 Kasım 2024FOTO GALERİ
25 Kasım 2024FOTO GALERİ
25 Kasım 2024FOTO GALERİ
25 Kasım 2024