21 Kasım 2024 Perşembe
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) Para Politikası Kurulu (PPK) Toplantı Özeti’nde, Kurul’un, faiz artırımının yanı sıra parasal sıkılaştırma sürecini destekleyecek seçici kredi ve miktarsal sıkılaştırma kararları almaya devam edeceği bildirildi.
TCMB Para Politikası Kurulu’nun 24 Ağustos’taki toplantısına ilişkin özet yayımlandı.
Özette, hizmet sektöründe yılın ilk yarısında yüksek seyir izleyen fiyat artışlarının temmuz ayıyla birlikte güçlendiği kaydedilerek, hizmet sektörüne ait yayılım endeksinin, tarihsel ortalamasının önemli ölçüde üzerinde seyrederek artışların sektör geneline yayıldığı bildirildi.
Gıda, ücret ve turizm kaynaklı gelişmelerden önemli ölçüde etkilenen lokanta ve otel alt grubunda aylık artışların süreklilik gösteren bir görünüm arz ettiği aktarılan özette, şöyle denildi:
“Asgari ücret ve gıda fiyatlarının yakın dönem gerçekleşmeleri dikkate alındığında, sektörün izleyen aylarda yüksek fiyat artış eğilimini koruması beklenmektedir. Kira, eğitim, sağlık, eğlence-kültür başta olmak üzere belirli hizmet kalemleri geçmiş tüketici enflasyonuna dönük fiyatlama davranışı sergileyerek, enflasyonist etkilerin uzun bir zamana yayılmasına neden olmaktadır. Tüketici enflasyonunda yakın dönemde beklenen görünümle birlikte, geçmiş enflasyona endeksleme eğilimi belirgin olan kalemlerde enflasyonun bir süre daha yüksek seyretme riski bulunmaktadır. Akaryakıt fiyatları başta ulaştırma hizmetleri olmak üzere tüketici fiyatları üzerinde gerek üretim girdisi gerekse taşımacılık maliyetleri kanalıyla önemli bir etki oluşturma potansiyeline sahiptir. Akaryakıt fiyatlarında yakın dönemde döviz kuru, ham petrol fiyatları ve vergi artışı kaynaklı olarak kaydedilen belirgin artışın, ulaştırma hizmetleri fiyatları üzerinde önümüzdeki dönemde baskı oluşturmaya devam edeceği tahmin edilmektedir.”
Özette, Kurul’un, vergi düzenlemelerinin kısa vadede enflasyon üzerinde ilave olumsuz etki yapacağını öngördüğü belirtilerek, “Bununla birlikte vergi artışlarının etkisinin geçici olacağı, talep ve mali disiplin üzerindeki olumlu etkilerle bir miktar dengeleneceği değerlendirilmiştir.” değerlendirmesine yer verildi.
Temmuz ayında yükseltilen KDV oranlarının fiyatlar üzerindeki etkisinin gün hesabı nedeniyle ağustos ayında ve firmaların fiyat değiştirme sıklığına bağlı olarak da önümüzdeki aylarda zayıflayarak da olsa devam edeceğinin öngörüldüğü aktarılan özette, şunlar kaydedildi:
“Akaryakıtta maktu ÖTV tutarları artırılmıştır. Maktu ÖTV artışı gerek doğrudan gerekse dolaylı olarak tüketici enflasyonunu olumsuz yönde etkilemektedir. Vergi artışlarının kur gelişmeleri ve uluslararası ham petrol fiyatlarındaki yükselişle aynı dönemde gerçekleşmesi sonucunda, başta ulaştırma hizmetleri ve gıda kalemleri üzerinde olmak üzere, dolaylı etkilerin hızlı bir şekilde gerçekleştiği izlenmektedir. Son dönemde, yönetilen ulaştırma hizmetleri kalemlerinde fiyat artışları sıklaşırken, taze meyve ve sebzede mevsimsel eğilimin aksine fiyatların yükselmesinde akaryakıt kaynaklı gelişmelerin de önemli rol oynadığı değerlendirilmektedir.”
– “Son PPK döneminden bu yana ihtiyaç kredi büyümesi yavaşlama eğilimini sürdürmüştür”
Özette, vergi ve yönetilen fiyat artışları, asgari ücret düzenlemesi ve kur gelişmeleri gibi ekonominin normal enflasyon dönemlerinde geçici görülen şokların, yüksek enflasyon ortamında beklentiler ve enflasyon ataleti üzerinden beklenenden daha uzun süreli olumsuz etkileri olabileceğinin değerlendirildiği bildirildi.
Söz konusu unsurlara ilaveten temmuz ve sonrasında akaryakıt fiyatlarında devam eden yükselişin de etkisiyle enflasyon beklentilerinde ve fiyatlama davranışlarında öngörülenin üzerindeki bozulmanın, enflasyon görünümüne dair yukarı yönlü riskleri canlı tuttuğu belirtilen özette, “Manşet enflasyon yayılım endeksi temmuz ayında daha olumsuz bir görünüm sergilemiş ve tarihsel ortalamasının yaklaşık üç standart sapma üzerinde değer almıştır.” denildi.
Özette, ağustos ayı Piyasa Katılımcıları Anketi sonuçlarına göre, 12 ay sonrasına ilişkin enflasyon beklentisinin yüzde 33,21’den 8,80 puan artışla yüzde 42,01’e, gelecek 24 ay sonrasına ilişkin enflasyon beklentisinin yüzde 19,04’den 3,50 puan yükselişle yüzde 22,54’e ve 5 yıl sonrasına ilişkin enflasyon beklentisinin ise yüzde 8,86’dan 1,56 puan yukarı güncellemeyle yüzde 10,42’ye çıktığı hatırlatıldı.
Enflasyonun yıl sonunda Enflasyon Raporu’ndaki (Rapor) tahmin aralığının üst sınırına yakın seyrettikten sonra parasal sıkılaştırma adımlarının etkisiyle dezenflasyonun 2024 yılında Rapor ile uyumlu şekilde tesis edileceğinin öngörüldüğü kaydedilen özette, kredi büyümesinin iç talebi artırarak enflasyon üzerinde risk oluşturduğu bildirildi.
Özette, 18 Ağustos itibarıyla 2022 yılı sonuna kıyasla bireysel kredi bakiyesinin kredi kartlarında yüzde 93,7, taşıt kredilerinde yüzde 74,6, ihtiyaç kredilerinde yüzde 31,7 ve konut kredilerinde yüzde 23,6 olmak üzere toplamda yüzde 49,3 oranında arttığı belirtilerek, şu ifadelere yer verildi:
“Diğer taraftan, son PPK döneminden bu yana ihtiyaç kredi büyümesi yavaşlama eğilimini sürdürmüştür. İhtiyaç kredilerinde 14 Temmuz 2023’ten bu yana artış oranı yüzde 0,8 olmuştur. Bu gelişmede kredi büyümesine dayalı menkul kıymet tesisi uygulamasının kapsamının genişletilmesi etkili olmuştur. Aynı dönemde bireysel kredi kartlarında büyüme yüzde 7 seviyesine gerilese de güçlü seyrini korumuş, yıllık büyüme oranı yüzde 184,2 seviyesinde yatay seyretmiştir. Önceki PPK dönemine kıyasla yüzde 3 büyüyen Türk lirası ticari kredilerin yıllık büyüme oranı yüzde 63,5 seviyesinde gerçekleşmiştir. Önceki PPK döneminden bu yana yatay bir seyir izleyen ihtiyaç kredisi (KMH hariç) faizleri 18 Ağustos 2023 itibarıyla yüzde 47,1 olarak gerçekleşmiştir. Aynı dönemde konut kredisi faizleri yüzde 32,6’dan yüzde 36,4’e yükselirken taşıt kredisi faizleri yüzde 41,3’ten yüzde 38,1’e gerilemiştir. Öte yandan Türk lirası ticari kredi faizleri hem birinci kademe faiz sınırının kaldırılması hem de politika faizindeki artış ile birlikte geçtiğimiz PPK dönemine göre 632 baz puan artarak yüzde 31,3 olarak gerçekleşmiştir.”
Hazirandan itibaren sadeleşme süreci kapsamında bankacılık sisteminin sağlıklı işleyişini de temin etmek amacıyla alınan önlemlerle öncelikle Türk lirası ticari kredilerin akışının tesis edildiği aktarılan özette, haziran ayında sektör genelinde yüzde 0,3 artış kaydeden Türk lirası ticari kredilerin temmuz ayında yüzde 2,4 oranında büyüdüğü bildirildi.
– “TCMB uluslararası rezervleri haziran ayından itibaren güçlü bir artış eğilimine girmiştir”
Özette, bu süreçte düşüş eğilimine giren Türk lirası mevduat faizlerinin 18 Ağustos haftasında yüzde 24,9 seviyesinde gerçekleştiğine işaret edilerek, makroihtiyati çerçevede sadeleşme süreci kapsamında atılan son adımlar ve politika faizindeki artışla birlikte Türk lirası enstrümanlarına olan talebin artacağı, kredi ve mevduat faizlerinin birlikte yükseleceği ve parasal aktarım mekanizmasının güçleneceğinin değerlendirildiği kaydedildi.
Doğrudan yabancı yatırımlar, dış finansman koşullarındaki iyileşme, rezervlerde süregelen artış ve turizm gelirlerinin cari işlemler hesabına desteğinin fiyat istikrarına güçlü katkıda bulunacağı vurgulanan özette, “Son dönemde yapılan anlaşmalar ile teknoloji yatırımlarını ve üretim kapasitesini geliştirecek alanlara yoğunlaşacak doğrudan yabancı yatırımlar önümüzdeki dönemde dış finansmanı destekleyecektir.” denildi.
Özette, yurt içi belirsizliklerin etkisiyle 22 Mayıs 2023 tarihinde 703 baz puan seviyesiyle bu yılın zirve noktasına ulaşan Türkiye’nin 5 yıllık kredi risk priminin (CDS) önceki PPK döneminde 457 baz puan, 23 Ağustos 2023 itibarıyla ise 412 baz puan seviyesine gerilediği vurgulanan özette, Türk lirasının 1 ay ve 12 ay vadeli kur oynaklıkları önceki PPK dönemlerindeki 23,6 ve 30,3 puan seviyelerinden sırasıyla 15,2 ve 28,5 puana gerilediği belirtildi.
Risk primi ve kur oynaklıklarındaki düşüşlere haziran ayından itibaren 480 milyon dolar DİBS piyasasına ve 1,75 milyar dolar hisse senedi piyasasına olmak üzere toplam 2,23 milyar dolar net portföy girişinin eşlik ettiği aktarılan özette, “TCMB uluslararası rezervleri haziran ayından itibaren güçlü bir artış eğilimine girmiştir. 2022 yılı sonu itibarıyla 128,8 milyar dolar seviyesinden mayıs sonunda 98,5 milyar dolar seviyesine gerileyen TCMB brüt uluslararası rezervleri, 18 Ağustos 2023 itibarıyla 117,1 milyar dolar seviyesine yükselmiştir.” denildi.
– “Sadeleşme adımları kademeli olarak sürdürülecek”
Özette, politika faizinin, enflasyonun ana eğilimini geriletecek ve enflasyonu orta vadede yüzde 5 hedefine ulaştıracak parasal ve finansal koşulları sağlayacak şekilde belirleneceği ifade edildi.
Enflasyon görünümü ve yukarı yönlü riskler göz önüne alındığında Kurul’un, para politikası çerçevesinin yüzde 5 enflasyon hedefini gerçekleştirme kapasitesinin güçlendirilmesi gerektiği değerlendirmesinde bulunduğu kaydedilen özette, fiyat istikrarındaki bozulmanın makroekonomik istikrar ve özellikle finansal istikrar üzerinde oluşturabileceği risklere de dikkati çekildiği bildirildi.
Özette, enflasyon görünümünde belirgin iyileşme sağlanana kadar parasal sıkılaştırmanın gerektiği zamanda ve gerektiği ölçüde kademeli olarak güçlendirileceği aktarılarak, şu değerlendirmelere yer verildi:
“Kurul, dezenflasyonun en kısa sürede tesisi, enflasyon beklentilerinin çıpalanması, fiyatlama davranışlarındaki bozulmanın kontrol altına alınması için parasal sıkılaştırma sürecinin devamına karar vermiştir. Bu çerçevede, Kurul, politika faizi olan bir hafta vadeli repo ihale faiz oranının yüzde 17,5’ten yüzde 25 düzeyine yükseltilmesine karar vermiştir. Kurul, mevcut mikro- ve makroihtiyati çerçeveyi, piyasa mekanizmalarının işlevselliğini artıracak ve makro finansal istikrarı güçlendirecek şekilde sadeleştirmektedir. Sadeleşme adımları kademeli olarak sürdürülecek, bu süreçte dönüşümün hızı ve sıralaması etki analizleri ile belirlenmeye devam edecektir. TCMB tarafından yapılan düzenlemelere ilişkin etki analizleri söz konusu çerçevenin tüm bileşenleri için enflasyon, faizler, döviz kurları, rezervler, beklentiler, menkul kıymetler ve finansal istikrar üzerindeki yansımalarıyla birlikte bütüncül bir bakış açısıyla değerlendirilerek yapılmaktadır.”
Bu kapsamda, Türk lirası mevduat payının artırılmasına yönelik düzenlemelerin parasal aktarım mekanizmasını güçlendireceği belirtilen özette, Kurul’un, faiz artırımının yanı sıra parasal sıkılaştırma sürecini destekleyecek seçici kredi ve miktarsal sıkılaştırma kararları almaya devam edeceği bildirildi.
Özette, bu kararlarla temel politika aracı olan politika faizlerinin parasal, finansal koşullar ve beklentileri etkilediği belirtilerek, Türk lirası likidite ve tüketim talebindeki aşırılıkların dengelenmesi ve para politikasının etkinliğinin artırılmasının hedeflendiği kaydedildi.
Bireysel kredilerdeki ivmelenmeyle birlikte iç talebin hem doğrudan hem de cari denge üzerinden fiyat istikrarını bozduğunun değerlendirildiği özette, seçici kredi sıkılaştırması kararları sonucunda yurt içi talepte dengelenme sürecinin destekleneceğinin öngörüldüğü bildirildi.
Özette, döviz kuru gelişmelerinin etkisiyle kur korumalı mevduat hesaplarının kur farkı ödemeleri nedeniyle finansal sisteme girişi gerçekleşen Türk lirası likiditenin yakından izlendiği, mevcut piyasa koşulları ve önümüzdeki döneme ilişkin likidite projeksiyonları dikkate alınarak yapılan etki analizleri çerçevesinde gerekli adımların atıldığı aktarıldı.
Enflasyon ve enflasyonun ana eğilimine ilişkin göstergelerin yakından takip edileceği ve Kurul’un, fiyat istikrarı temel amacı doğrultusunda elindeki tüm araçları kararlılıkla kullanmaya devam edeceği vurgulanan özette, Kurul’un, kararlarını öngörülebilir, veri odaklı ve şeffaf bir çerçevede almayı sürdüreceği kaydedildi.
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.