Yaz geldi, tatil mevsimi başladı. Güneş ışınlarının etkisinin direkt olarak hissedildiği yaz ayları, cilt bakımına en fazla dikkat edilmesi gereken dönem.
Deniz, havuz, güneş, sıcak hava… Kulağa ne kadar cazip gelse de tüm bu etkenler, cilt sağlığı açısından risk yaratıyor. Öyle ki güneş yanıklarından cilt kanserine kadar geniş bir yelpazede sağlık sorunlarına yol açabiliyorlar. İşte bu nedenle yaz aylarında cilt bakımına tıpkı kış mevsimindeki gibi özen göstermek gerekiyor. Özellikle de güneşin zararlı etkilerine karşı…
Peki yaz aylarında sağlıklı bir cilt için ne yapılmalı? Cilt bakımında özellikle hangi etkenlere karşı dikkatli olunmalı? Muhtemel zararlardan korunmanın yolları neler? Dermatoloji Uzmanı Prof. Dr. Başak Yalçın merak edilen sorulara yanıt verdi.
Deniz ve havuzdan çıktıktan sonra vücudumuzun ıslak kalmaması lazım. Çünkü vücudumuzda, özellikle de ayaklarda mantar enfeksiyonları ortaya çıkabiliyor. Yine havuzdan bakteriyel ya da viral enfeksiyonlar bulaşabiliyor. Çok nemli kalındığında da bu bakteriler ve enfeksiyonlar için uygun yaşam şartları oluşuyor. O nedenle denizden ve havuzdan çıktığımızda duşumuzu alıp iyi bir şekilde kurulanmalıyız.
Dermatoloji Uzmanı Prof. Dr. Başak Yalçın
Yaz aylarına girdiğimiz şu günlerde cilt bakımında önce genel rutinlerimizi değiştirerek işe başlamamız gerektiğini söyleyen Prof. Dr. Yalçın, “Çünkü yazın, kış aylarında yaşanan o kuruluk olmadığı için nemlendirici olarak yağ ağırlıklı olanlardan su bazlı daha hafif ürünlere geçmek lazım. Bu yüzümüz kadar vücudumuz için de bu şekilde olmalı” diyor.
Yaz ayları aynı zamanda terlemenin en fazla olduğu dönem… Bu nedenle vücudun hijyenini sağlamak için daha fazla duş alınması gerektiğinin altını çiziyor Prof. Dr. Yalçın:
“Terledikten sonra vücudumuzda halk arasında isilik denilen durumlar görülebiliyor. Yine enfeksiyonlara yatkınlık olabiliyor.”
Yaz mevsimi denilince akla ilk gelenler deniz ve havuz. Ancak bu serin yaz eğlencesinin kabusa dönüşmemesi için alınması gereken bazı önlemler var. Peki cilt sağlığını korumak için deniz ya da havuzdan çıktıktan sonra nelere dikkat etmek gerekiyor? Yanıtını Prof. Dr. Yalçın’dan öğreniyoruz:
“Deniz ve havuzdan çıktıktan sonra vücudumuzun ıslak kalmaması lazım. Çünkü vücudumuzda, özellikle de ayaklarda mantar enfeksiyonları ortaya çıkabiliyor. Yine havuzdan bakteriyel ya da viral enfeksiyonlar bulaşabiliyor. Çok nemli kalındığında da bu bakteriler ve enfeksiyonlar için uygun yaşam şartları oluşuyor. O nedenle denizden ve havuzdan çıktığımızda duşumuzu alıp iyi bir şekilde kurulanmalıyız.”
Güneşin zararlı etkilerinden kaçınmak gerekiyor
Güneş ışınları hiç şüphesiz yaz aylarında cilt bakımı için en dikkat edilmesi gereken konu. Zira zararlı etkileri hakkında giderek yeni bilgiler elde edilen güneş, cilde de iyi gelmiyor. Güneşin zararlı etkilerinden korunmak için neler yapılması gerektiğini Prof. Dr. Yalçın şöyle açıklıyor:
“Yazın dışarıya çıkarken ultraviyole indeksine dikkat etmeliyiz. Dışarıda olacağımız saatlerde bu indeks çok yüksekse, mümkünse çıkmamalıyız ya da önlemlerimizi artırmalıyız. Mümkün olduğunca gölgede kalmalıyız. Dışarı çıktığımızda şapka, güneş gözlüğü, uzun kollu ve -genel kanının tersine- güneşten daha iyi koruduğu için dokusu sıkı ve koyu renkli giysiler giymeliyiz.”
Yazın cildi güneşe karşı koruma yollarının başında ise şüphesiz güneş koruyucuları geliyor. Güneş ışınlarının etkisinin yoğun olduğu dönemlerde bu koruyucuların iki saatte bir tekrarlanması gerektiğinin altını çizen Prof. Dr. Yalçın, deniz ve havuzdan çıktıktan sonra ise hemen yenilenmesi gerektiğini ifade ediyor.
Güneş koruyucu ürün seçiminin bilinçli yapılması gerekiyor. Koruyucuların hem ultraviyole A hem de ultraviyole B özelliklerinin olmasını tavsiye ediyor Prof. Dr. Yalçın. Nedenini ise şöyle açıklıyor:
“Ultraviyole B asıl olarak deri kanserleri ve yanıklarla, ultraviyole A ise deri yaşlanmasıyla ilgili. Bu nedenle ikisini de içinde bulunduran bir güneşten koruyucu tercih etmeliyiz. Bir diğer önemli nokta ise hava bulutlu diye güneş koruyucu kullanmamayı tercih edenler olabiliyor… Bu kesinlikle yanlış. Çünkü özellikle ultraviyole A, bulutlardan çok etkilenmiyor. Dünyaya her zaman aynı miktarda geliyor, o nedenle dikkat etmeliyiz.”
Sıcak havalarda yapılan makyaj da cildi olumsuz etkileyebiliyor. Tabii korunmak için makyajdan uzak durmak gerekmiyor. Alınacak birkaç basit önlemle makyajın vereceği zararlı etkilerden kurtulmak mümkün. Neler yapılması gerektiği konusunda Prof. Dr. Yalçın’a kulak veriyoruz:
“Makyaj yaparken mümkün olduğunca gözenekleri daha az kapatan ürünler kullanılmalı. Gözeneklerimizi kapatan fondötenlerden uzak durmalıyız. Çünkü yazın cilt bunu çok fazla tolere edemez. O nedenle makyaj ürünlerinde biraz daha az kapatıcı olmakta fayda var. Genel kural olarak da mutlaka makyajımızı temizleyerek yatmalıyız.”
İnsanlar hayatları boyunca maruz kaldıkları ultraviyolenin yüzde 80’ine çocukluk döneminde maruz kalıyorlar. Bu da bize gösteriyor ki bizim asıl olarak çocuklarımızı çok iyi korumamız gerekiyor. Çünkü çocukluk dönemi yetişkinlikteki ya da yaşlılıktaki cilt kanserlerinin aslında başlangıcı oluyor. Çocuklukta aşırı güneşe maruz kalmış, hatta hayatında bir kere su kabarcığıyla yanmış kişilerde deri kanseri olma ihtimali diğer kişilere göre yüzde 50 artıyor. O nedenle çocuklarımızı çok iyi korumalıyız.
Yaz aylarında dışarıdaki sıcak hava yerini içerideki klimalı ortamlara bırakıyor. Bu, tüm vücut gibi cildi de etkiliyor. Prof. Dr. Yalçın ani ısı değişikliklerinden en fazla rozasea, yani halk arasındaki adıyla “gül hastalığı” olanların etkilendiğine değiniyor:
“Çünkü onlar ani ısı değişikliklerini tolere edemezler. Birden sıcağa girmek ya da birden soğuğa girmek onlar açısından risk faktörüdür. Aslında özellikle bu kişilerin hastalıklarının alevlenmemesi için güneşten ve ani sıcaklık değişimlerinden kaçınmaları gerekiyor.”
Peki yaz aylarında sıcak havanın cilt üzerindeki olumsuz etkileri en fazla kimleri etkiliyor? Prof. Dr. Yalçın, çocukları işaret ederek şunları anlatıyor:
“İnsanlar hayatları boyunca maruz kaldıkları ultraviyolenin yüzde 80’ine çocukluk döneminde maruz kalıyorlar. Bu da bize gösteriyor ki bizim asıl olarak çocuklarımızı çok iyi korumamız gerekiyor. Çünkü çocukluk dönemi yetişkinlikteki ya da yaşlılıktaki cilt kanserlerinin aslında başlangıcı oluyor. Çocuklukta aşırı güneşe maruz kalmış, hatta hayatında bir kere su kabarcığıyla yanmış kişilerde deri kanseri olma ihtimali diğer kişilere göre yüzde 50 artıyor. O nedenle çocuklarımızı çok iyi korumalıyız.”
Güneş ışınları önlem alınmadığı taktirde cinsiyet ayrımı yapmaksızın herkesi olumsuz etkiliyor. Özellikle açık tenlilerin ve kızıl tenlilerin güneşten diğer insanlara göre daha fazla korunmaları gerektiğini söyleyen Prof. Dr. Yalçın’ın son uyarısı vücudunda fazla sayıda beni olanlar için geliyor:
“Vücudunda 50’den fazla beni olanlar da cilt kanseri açısından risk altındadır. Yine ailesinde cilt kanseri olan kişiler de diğerlerine göre güneşten çok daha iyi korunmalı.”
GÜNDEM
24 Kasım 2024GÜNDEM
24 Kasım 2024GÜNDEM
24 Kasım 2024GÜNDEM
24 Kasım 2024FOTO GALERİ
24 Kasım 2024FOTO GALERİ
24 Kasım 2024FOTO GALERİ
24 Kasım 2024